BADEMÇAY KÖYÜ ve BÖLGE TARİHİ 

       Bademçay Köyünün tarihini Türklerin Anadolu’ya gelmeden önceki dönem ve Türklerin Anadolu’ya gelişinden sonraki dönem diye iki başlık altında inceleyebiliriz. 

ANADOLUNUN FETHİNDEN ÖNCEKİ BÖLGE TARİHİ 

     Türklerin Anadolu’yu  fethinden önceki dönem bölge tarihiyle açıklanabilir. Bademçay özelinde ise köyün kuzeydoğusunda yer alan,  köye ve çevre köylere hakim bir konumda, bir doğal bir kaleyi andıran Asarın Kaya’nın tepesinde 1970-1980’lerde kaçak kazılarla talan edilen eski çağlara ait olduğu anlaşılan, bugün birçok çukurdan ibaret olarak görülen normal mezarlar ve yine Gavur Mezarları denen sarp kayalara oyulan, odacıklardan oluşan ve yine içi talan edilmiş mezarlardan bugünkü köyün yerleşim alanı olmasa da yakınlarında çok eski yerleşim birimlerinin olduğu anlaşılmaktadır. Yine Asarın  Kaya’nın köye bakan, Köyderesi’nin sularının toplandığı sarp kayalıklarından yağmurlardan sonra oluşan sellerden sonra Köyderesi dere yatağında bazı kişilerce sikkeler bulunduğu söylenmektedir. Yine aynı yerden Akbaşgillerden Lifat Amcanın büyükçe bir küp bulduğu ve evine getirdiği bilinmektedir. Yine komşu Çakıllar Köyünün bir bölgesinde 1970’lerde mezarlar bulunduğu ve bu mezarlardan cam da dahil birçok kapkacak, sikkenin çıkarılıp el altından satıldığı da yine köylüler arasında konuşulmaktadır. Bütün bunlar bölgenin çok eski ve önemli bir yerleşim yeri olduğunun göstergeleridir.

      İlçemiz olan Yapraklı Belediyesi internet sitesinde kaynağı belirtilmeyen ama resmi ve bilimsel bir çalışmadan alıntı olduğu anlaşılan şu bilgilerden de  (http://www.yaprakli.bel.tr/menu2.php?ik=g8 29. 05.2007 ) “Yapraklı ve Köyleri eski bir yerleşim alanı olduğundan tarih yönünden zengindir. Yapraklı'ya 8 km mesafedeki tarihi panayır yeri, Çakırlar, Kıvçak, İkizören, Çevreçik, Gürmeç köylerinde eski tunç çağına ait kaya mezarları, Topuzsaray, Kirliakca, İkizören, Kullar, Bademçay, Davutlar, Yüklü köyleri ise önemli nekropol alanları olup gezilip görülmeye değer yerlerdir.” Bölgedeki bu kalıntıların ve buluntuların çok eski çağlara ait olduklarını, komşu köylerle birlikte Bademçay Köyünün de önemli bir nekropol (mezarlık) alanı olduğunu öğreniyoruz. Ne yazık ki bu alanlarla ilgili bugüne kadar bir çalışma yapılıp yapılmadığını, yapılan çalışma varsa da bunlarla ilgili bilgiler yayınlanmadığı için bu yerleşim yerlerinin tarihleri, sakinleri ve kültürleri hakkında  etraflıca bir bilgi edinmemiz şimdilik mümkün değildir.

      Fakat bölgede tarihi süreç içinde hangi kavim ve devletlerin olduğu; (http://www.yaprakli.bel.tr/menu2.php?ik=g1) sitesindeki “İkizören beldesinde bulunan kubbemsi yapıdaki kaya mezarları Anadolu’daki Sümerler’in ve Frigyalılar’ın mezar yapılarına uygunluk göstermektedir. Ayrıca Topuzsaray ve çevre köylerde bulunan süs eşyaları ve heykellerin Frigyalılar’a ait olduğu tespit edilmiştir. M.Ö. 323 yıllarında Yapraklı’nın da içerisinde bulunduğu doğusu Kızılırmak, Batısı Filyos ve Bolu Çayları, Kuzeyi Karadeniz, Güneyi Işık, Elden ve Bozkır dağları ile çevrili bölgede Paphlagonya hükümeti kurulmuştur. Daha sonraları Roma İmparatorluğu yönetimine geçen bölge M.S. 395’te imparatorluğun ikiye ayrılmasıyla Doğu Roma İmparatorluğu yönetiminde kalmıştır. Ortaçağda Çankırı(Gangırea), Bizanslıların Kızılırmak eyaletinin merkezi olarak bir şehir, ordugahtı.” alıntısı da yöre tarihiyle ilgili bize değişik bilgiler vermektedir. Genel bölge tarihlerinde bu bölgede milattan önce 3000 yıllarından beri yerleşim yerlerinin olduğu kaydedilmektedir. Yine kaynaklardan öğrendiğimize göre bu bölge Homeros’un ünlü Paflagonyası, Etiler döneminin önemli yerleşimlerinden biri, Galatlar döneminin hükümet merkezi, Roma ve Bizanslıların önemli beyliklerindenmiş. Bademçay Köyünün tarihi, bağlı olduğu Bucak İkizören (Babsa), bağlı olduğu ilçe olan Yapraklı (Tuht) ve yine bağlı olduğu il olan Çankırı tarihine paralel bir gelişme göstermiştir. Bu doğrultuda Çankırı ile beraber Yapraklı’nın ve İkizören’in dolayısıyla Bademçay Köyünün de Hititlerden bu yana bir yerleşim yeri olarak kullanıldığı ve sırası ile Frigyalılar, Persler, Makedonyalılar, Küçük Paphlagonyalılar ve Romalılar’ın egemenliğine girdiği bilinmektedir. 

ANADOLUNUN TÜRKLER TARFINDAN FETHİNDEN SONRAKİ BÖLGE TARİHİ 

       Bademçay Köyünün Anadolunun Türkler tarafından fethinden sonraki dönemi de daha önceki tarihi dönemde olduğu gibi bölge tarihiyle paraleldir. Çankırı ve çevresi, 1071’deki Malazgirt Zaferinden sonra çok kısa denebilecek bir süre sonra Türklerin egemenliği altına girmeye başladı. Bu dönem ilçemiz Yapraklı Belediyesinin sitesinde şöyle anlatılmaktadır: “Anadolu da yayılmaya başlayan Türk akıncı kuvvetlerinin Malazgirt savaşı sonrası artan etkinlikleri, 1082 yılında Çankırı ilinin Türk hakimiyetine girmesi ile sonuçlanmıştır. 1071 Malazgirt Savaşından sonra Melik Danişment Ahmet Gazi’nin emiri olan Karatekin’e Çankırı ve Kastamonu yöresinin fethi görevi verilmiştir. Bunun üzerine Emir Karatekin ilk defa Aydos dağlarında ordugahını kurup fetih hazırlıklarına başladığında Bizans kuvvetlerinin gelmesiyle kuzeye doğru çekilmiş ve Yapraklı civarında karargah kurmuştur. Böylece Çankırı’dan da önce Eldivan ve Yapraklı çevresinin fethedildiği anlaşılmaktadır. Emir Karatekin’in ölüm yılı olan 1106 yılana kadar Karatekin’in yönetiminde kalan bölge birkaç defa Bizanslılar’ın saldırılarına maruz kalmıştır. Son olarak 1132 yılında Bizanslılar’ın eline geçen bölge 1137 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II. Mesut tarafından yeniden fethedilmiştir.” “Kommenler zamanında bölge Bizanslılar tarafından tekrar ele geçirilmiştir. Türkler Kastamonu ve çevresini, Anadolu Selçuklu ümerasından Hüsameddin Çoban komutasında 1213 tarihine doğru tekrar ele geçirmişler ve burada XIV. Yüzyılın başlarına kadar  devam etmiş olan Çobanoğulları Beyliğini kurmuşlardır. Selçuklu Devletinin yıkılması sırasında Kastamonu’nun batısındaki Eflani bölgesinde yerleşmiş olan Candaroğullarından Süleyman Paşa bin Şemseddin Candarı son Çobanoğlu hükümdarı Mahmut Beyi öldürerek Kastamonuyu ele geçirdi (1359) ve Candaroğlu Beyliğini kurdular.” ( Prof. Dr. Yaşar Yücel’in XII-XV. Yüzyıl Kuzeybatı Anadolu Tarihi, Çobanoğulları-Çandaroğulları. TTK Yayınları, Ankara 1980. )  “1402 yılında Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesiyle bu bölge Candaroğullarının topraklarına katılmıştır. Candaroğullarının Beyi İsfendiyar Bey’in Tosya, Tuht (Yapraklı), Keskin ve Kalecik’i içine alan bölgeyi oğlu Kasım Bey’e vermesiyle Kasım Bey bu bölgede küçük bir beylik kurdu. Daha sonra Kasım Bey’in Çelebi Mehmet’in himayesine girmesiyle merkezi Çankırı olan bu beylik 1417 yılından itibaren Osman himayesinde yönetilmeye başladı. Kasım Beyin 1464’te ölümü ile Çankırı, Osmanlı yönetim düzeninde Anadolu Eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu. Cumhuriyet dönemine kadar Osman Yönetiminde devam eden Yapraklı başlangıç tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber kaynaklardan edinilen bilgiye göre Osmanlının sonuna kadar kaza merkezi olarak yönetildi. Ayrıca Ali GÖKMEN’in Yüksek Lisans tezinden alınan bilgiye göre Tuht Kaymakamlığının kaza işleri Kangırı Mahkemesinde görülmekte idi. Yine aynı kaynağa göre Çankırı sancağı miladi 1803-1808 tarihleri arasında 17 kazaya sahipti. Bu kazalar Kangırı, Tosya, Tuht(Yapraklı), Çerkeş, Kargı, Buvara, Karıpazarı, Milan, Koçhisar, Kalecik, Şabanözü, Kurupınarı, Eğin, Boğaz, Kurşunlu ve Karacaviran idi.Cumhuriyetten sonra Çankırı’nın müstakil bir vilayet olmasıyla Yapraklı Çankırı'ya bağlı bir nahiye haline gelmiştir. Belediye Teşkilatı 1930 tarih ve 1850 sayılı belediyeler kanununun yürürlüğe girmesiyle lağvedilmiştir. Daha sonra 1955 yılında Belediye Teşkilatı yeniden kurulmuştur ve nihayet 3 yıl sonra Yapraklı yeniden İlçe merkezi olmuştur.”  (http://www.yaprakli.bel.tr/menu2.php?ik=g1 

BADEMÇAY KÖYÜ TARİHİ

       YAZILI BELGELERDE BADEMÇAY

       Bölge tarihinden  özele, Bademçay köyü tarihine gelince, Bademçay köyünün çevre köylerle birlikte geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Köyümüzün adının geçtiği, şimdilik bilinen en eski yazılı belge bir dönem Çankırı ve çevresini yönetimi altında bulunduran, mezarı Çankırı merkezdeki İmaret Camii haziresinde bulunan   Candaroğlu İsfendiyar Beyin oğlu Kasım Beyin 27 Nisan 1430 (3 Şaban 833)[1] tarihli vakfiyesidir. Vakfiyenin Türkçe tercümesinin açıklayıcı ilk paragrafında şöyle denmektedir “593 numaralı defterin 247. sahife 195.sırada mukayyed Melik Kasım ibni Melik İsfendiyar vakfına aid 3 Şaban 633(?) tarihli Arapça vakiyenin ayet, hadis ve dua cümleleri hariç tercümesidir.” Bu vakfiyede anılan vakıf, vakıf senedinde şöyle geçmektedir: “Emiri muazzam Hatiri müfahham, hayrat kaynağı, meberrat madeni, din ve dünyanın kıvamı, İslam ve Müslimlerin istinadgahı zuafa ve fukaranın inayetkarı, Rabbilaleminin inayetile kuşatılmış bulunan Melik Kasım ibnil emeril kebir melik İsfendiyara Cenab-ı Hak tevfikını refik edüp insan yediğini tüketdiğini ve yedirdiğini baki olduğunu ve giydiği eskidiğini ve tasadduk ettiği şey bir hasene’i cariye olduğunu  ve hasenelerin seyyieleri mahv edeceğini ve vakıf halis sadakatı cariyeden olup faideleri baka ve hayatda müteceddit varidatı fena ve mematdan sonra müteaddid bulunduğunu bilince  ( bu babda şeref varid olan bir hadisi şerif vakfiyede yazılıdır) Mahrusa’i (Kengırı) Ankara haricinde  Saray Yeri namile maruf mevzide bina ve inşa ettiği şöhretine binaen tahdidden müstağni imareti şerife ve zaviye’i latifeyi; arkasında  kendine mutassıl bahçe ile birlikte erbabı ihsanın umduğu sevabe rağbet ederek ve ehli müsavinin korktuğu ikabdan kaçarak ve (vakfiyede yazılı ayeti kerimenin beyanı vechile) Cenab-ı Hakk’ın anı darı ebrar olan cennetinin ortasında barındırmasının ve şiddeti narı andan men etmesini dileyerek niyyeti sadıka ve akide’i halısa  ve azimeti safiye ile vakıf ve habis edüp kendisile tasadduka ve halka atiyye ve ihsana hazırlık olmağa Salih olan bir takım çiftlikler ve akarlar ve karyeler ve binaları bu imaretin mesalihine vakfetti.”   Bu vakfedilen eserler konusunda Hakkı Duran Şu bilgileri vermektedir:“  İMÂRET’İN TARİHİCandaroğlu Kasım Bey tarafından inşa olunan imâretin vakfiyesi 3 Şaban 833 (27 Nisan 1430) tarihini taşımaktadır. Kasım Bey’in, Çelebi Mehmed tarafından Çankırı sancakbeyliğine 1416-1417 tarihinde tayin olunduğu göz önüne alınırsa bu tarihten en az 10 sene sonra imâretin inşasına başladığı ortaya çıkmaktadır. İmaretin hangi bölümlerden meydana geldiği açıkça belirtilmemesine rağmen hizmetlilere bakıldığında zâviye, mescid, fırın, aşhane, kiler ve ahırdan meydana geldiği anlaşılmaktadır. Ayrıca görevlilerin kalabileceği odaların bulunduğu da düşünülebilir.Kasım Bey, imâretinin tevliyetini(mütevelliliğini) sulbî(zürriyetinden) oğlu Emirze Bey namıyla meşhur İskender’e bırakmıştır. İmarette her gün iki öğün yemek pişirilmesini, şayet varidat yetmezse günde bir kere yemek pişirilmesini ve yemeklerin imarette hazır bulunanlara, miskinlere, fukaraya, sülehâya ve misafirlere ikrâm olunmasını şart koşmuştur. Ramazan gecelerinde, bayramlarda, mübarek gecelerde ve Cuma’larda yemeklere ek olarak tatlı ve mevsim meyvelerinden ikram olunacaktır.”  İşte bu imareti şerife ve zaviye’i latifenin giderlerini karşılamak üzere Bademçay’ın da içinde bulunduğu, bugün Yapraklı (ÇANKIRI), Tosya (KASTAMONU) ve Kargı (ÇORUM)’ya  bağlı birçok köy buraya vakfedilir. Vakıf senedinde bu vakfedilen yerler şöyle verilmektedir: “…Ve Ankara’da kain ve şöhretine binaen  tahdidden müstağni Ahi kırı nam karyenin tamamı ve Çankırı’da kain Çağabeyi ve Satıyüzü namlarında şöhretlerine binaen tahdidden müstağni iki karye ve Ankara’da kain ve şöhretine mebni tahdidden müstağni Yaprakseki nam karyenin tamamı ve Kangırı Ankara’da kain şöhretine binaen  tahdidden müstağni Akseki nam karyenin tamamı mezkur divan cümlesindendir ve bir takım karyeleri ve mezraları müştemil Gülmeşti divanının tamamı mezkur vakıf cümlesindendir. Çankırı Yapraklı Ankara’da kain ve şöhretine binen tahdidden müstağni (İkizörende) Bademçayı nam karyenin tamamı ve Ankara’da kain ve şöhretine mebni tahdidden müstağni Çakırlar nam karyenin ve Kangırı'da kain ve şöhretine binaen tahdidden  müstağni Davudlar nam karyenin tamamı ve Kangırı’da kain ve şöhretine binaen tahdidden müstağni Yaka köy nam karyenin tamamı ve Ankara’da kain ahali arasındaki şöhretine binaen tahdidden müstağni Çiftçiler nam karyenin ve Ankara’da kain tahdidden müstağni Sarıkaya nam karyenin  tamamı ve Ankara’da kain tahdidden müstağni Gökçeözü nam karyenin tamamı  ve Ankara’da kain ahali arasındaki şöhretine binaen tahdidden müstağni Karagöbek (Çakıllarla birleşen Karaköçek köyü olabilir mi?! ) nam karyenin tamamı ve Ankara’da kain ahali indinde şöhretine binaen tahdidden müstağni Tilki Şehir nam karyenin tamamı ve Anakara’da kain şöhretine binaen tahdidden müstağni Pazar nam karyenin tamamı ve Ankara’da kain ahali indinde şöhretine binaen tahdidden müstağni Çukurviran nam karyenin tamamı ve Anakara’da kain yekdiğere mutassıl ve ahali indinde şöhretine binaen tahdidden müstağni Doğdu ve Kızılsin nam iki köyün tamamları ve Ankara'da kain ve şçhretine binaen tahdidden müstağni ve Ankara'da tedrise meşrut olan Denği nam köyün tamamı ve Ankara’da kain ahali indinde şöhretine binaen tahdidden müstağni Tilki şehri kasabasının tevabi ve kaffe'i levahikı ile birlikte tamamı ve Ankara’da kain ahali indinde şöhretine mebni tahdidden müstağni Ekincik nam köyün tamamı ve Kargu nahiyesinde kain tahdidden müstağni  Öküz karyesi namında ve Türkçe Çeltik tabir olunan Yazu Kilisa karyesinin cümle hudud ve dahil ve hariç kaffe'i hukuku ile birlikte tamamı ve Ankara'da kain türbeye mevkuf ahalice şöhretine binaen tahdidden müstağni Kay ve Peltik nam iki köyün tamamı ve Ankara’da kain ahalice şöhretine binaen tahdidden müstağni Balışeyh nam köyün tamamı ve Ankara’da kain ahali indinde şöhretine binaen tahdidden müstağni Hızırseyidi namındaki karyenin tamamı mezkur divan cümlesindendir. … tamam mezkur vakıf cümlesindendir.Mumaileyh vakıf zikrolunan mevkufatı kaffe'i hukuk ve teraik ve merafik ve arazisi ve meraları ve mekanları ve kuyuları ve çayları ve rüsumları, dağları ve dağ araları tepeleri ve engin yerleri ve dereleri ve tarafları ve su yolları sulak ve kıraç yerleri tevabi ve vücuh ve esbabın sonuna kadar dahil ve hariç ve mutassıl ve münfasıl cümle hakları ile birlikte - garin milkleri ve başka hayırlar sebiller gibi şu vakıfta dahil olmayanlar müstesna olarak - zevabatını cami' şeraitini havi ve mevani'en hali ve kavatıdan ari bir vakfı sahihi şer'i lazımı mübremi muhkem ve habsi sarihi mer'i  muhalled ile vakfeyledi....” Bu belgenin tarihine göre beş yüz yetmiş yedi yıldan fazla bir geçmişe sahip olan Bademçay köyümüz buradan da anlaşıldığı gibi çevre köylerle birlikte çok eski vakıf köylerindendir. Bu belgenin yanı sıra köyümüzle ilgili çeşitli kaynaklarda bu eskiliğine  ve çevre köyler içindeki konumuna vurgu yapan bilgiler de verilmektedir. “Muhitte en eski yerleşim yeri olarak kabul edilen Kıvçak ve Bademçay köylerinin ilk kurulduğu dönemlerde diğer yerleşim birimlerinin yayla olduğu söylenmektedir.” (http://www.yaprakli.gov.tr/menu.php?mk=y2)

       Kasım Beyin vakfiyesinden Çankırı’nın ve köyümüzün çevre köylerle birlikte o yüzyılda daha sonraki dönemlerde köyümüzün çevre köylerle birlikte alt birim olarak  beylikler devrinde ve Osmanlı döneminde  de cumhuriyet döneminde olduğu gibi Çankırı’ya bağlı bir yerleşim birimi olduğu kayıtlarla sabittir. Yaşlılarımız köyümüzün bir dönemde nahiye olduğunu, nahiye müdürünün Serdar olduğunu (Bugünkü Serdargil sülalesi bu kişinin torunları olmaktadır. ) bağlı dört azasının olduğunu, bu azaların Ünür köyünden Atmacaoğlu, Yukarıöz (Yukarı Baydiğin) köyünden Boyacıoğlu, Tatlıpınar (Şıh Osman) köyünden Zaimoğlu olduğunu,  o zamanlar köyün Çankırı ve Çankırının da bağlı olduğu Kastamonu eyaletine bağlı olduğunu söylüyorlar. Adı geçen Serdar köyde bilinmekte ve evinin altında suçluların kapatıldığı bir zindan olduğu ve yakın zamanlara kadar bunun yıkıntılarının da mevcut olduğu hala anlatıla gelmektedir. O döneme ait ellerinde makbuzlar ve belgeler olan aileler olduğu söyleniyor.

       Çankırı hakkında iki değerli eser yazmış olan Tayip Başer, Çankırı’ya bağlı bütün köyler hakkında özet bilgiler verdiği 1956 yılında basılan Dünkü ve Bugünkü Çankırı adlı eserinin 114. sayfasında köyümüze de yer vermiştir. Bu eserdeki “Bu köy evvelce kadılık merkezi imiş.” [2]  cümlesinden eskiden köyümüzün kadılık merkezi olduğunu öğreniyoruz. İlköğretim müfettişi olduğu için işi gereği köyleri dolaşan Başer, bu bilgilerin önemli bir kısmını gözlemlerine dayanarak yazmıştır. Köyümüzün kadılık merkezi olduğu bilgisini imiş şeklinde verdiğine göre büyük ihtimalle yazılı bir kaynağa değil bir duyuma dayandırmaktadır bu bilgiyi. Çankırılı araştırmacı yazar Bahattin Ayhan da "Osmanlı İmparatorluğu döneminde kadılık merkezi olan köyümüzün, sonraları bu özelliğini kaybettiğini eserlerinde yazmaktadır. İnternet üzerinden ulaştığım sayın Bahattin Ayhan bu bilgiye Genelkurmay arşivinde yaptığı araştırmalar sırasında ulaştığını ama kaynağını hatırlayamadığı cevabını yazdı. (Bu bilgiler http://www.yaprakli.gov.tr/menu.php?mk=y2 internet adresinde de yer almaktadır.) Köyümüz ve çevre köyler 1958 yılında Yapraklının ilçe olmasıyla merkez ilçeden buraya bağlanmıştır.

       Her ne kadar köyümüz ve çevre köyler Çankırı merkeze bağlı olsa da, merkezin uzaklığı dolayısyla 1950'lere kadar ticari olarak yönü her zaman Tossa'ya dönük olmuştur. Bu bağlılığına dair bir delil köyümüzde haftanın günlerinden ikisinin Tossa Yolu ve Tossa Bazarı olarak geçmesidir. Bu adlandırma bir zamanlar köyümüzün Tossa (Tosya)'yla ne kadar içli dışlı olduğunu göstermesi açısından da önemlidir. Bu durum (2023) yaşlılarımızca da hala belirtilmektedir.

       Köyün çevre köylere göre ortada olması, ayağının düz olması, ulaşımının kolaylığı ve belki de çok eski bir köy olmasından dolayı Bademçay köyünün eskiden beri resmi makamlar tarafından merkez köy olarak kabul edildiğini, kadılık merkezi olması ve cumhuriyet döneminde de çevre köylerin ortak kullanımına sunulan sağlık evinin (sonradan daha iyi imkanlarla sağlık ocağına dönüştürüldü), ilkokulun köyümüze yaptırılması göstermektedir.

       Bunların dışında özellikle tahrir defterlerinde, şeriye sicillerinde ve başka resmi evraklar üzerinde yapılacak bilimsel çalışmalarla Beylikler ve Osmanlı dönemi köyümüz tarihiyle ilgili birçok bilinmeyenlerin de gün yüzüne çıkacağı şüphesizdir. 

       KÖYÜN KURULDUĞU YERLER  VE KURUCULARINA DAİR

       Amcam Mehmet ÇİĞDEM'in anlattıklarına göre köyümüzün ilk yerleşim yeri günümüzde Bayamçay Düzü olarak bilinen alanmış. Daha sonra niçin ve ne zaman olduğu bilinmemekle birlikte yine günümüzde Köyyeri olarak bilinen yere göçmüş ve daha sonrada bugünkü yerine taşınmış. 

Köyün kurucuları hakkında çok gerilere giden bilgiler elimizde şu an için yok. Kurucularının geldiği yer olarak bazı rivayetlerde Sivas Kayseri sınırında yer alan, eskiden Avşarların yaylağı olan daha sonra 1800'lü yıllarda Kafkasya'dan göç eden Çerkezlere tasis edilen Uzunyayla olarak anlatılırken bazı rivayetler de ise farklı bir yer adı söylenmektedir. Köyde günümüzde Osdigil, Acergil, Emeksüzgil, Yiğitgil ve Kötüosmangil olarak bilinen sülalelerin kökeni olan Eskigillerin adından ilk kurucularını çıkarmak mümkün olabilir. Köye daha sonra dışarıdan gelenlerin devamı olan sülaleler de vardır. Aynı zamanda az da olsa köyden başka köylere giden, oralarda yarleşip çoğalan sülaler de vardır.

Oruç Beğ, Sancar,  ibicoğu gibi  günümüzde ve yakın tarimizde köyümüz ve çevre köylerde hemen hemen hiç kullanılmayan tarihi adların  yer adlarında saklı kalan varlığı da köy tarihinin önemli verileri olarak ortada durmaktadır. Özellikle Oruç Beğ yer adında saklı kalan isim dikkat çekicidir. Beğ unvanı bir köy hayatında çok geçen bir durum değildir. Tıpkı yakın köylerden olan Doğan Beğ köyü örneğinde olduğu gibi bu şahısın belli bir başarısından dolayı yüksek dereceli bir kişi olarak oranın şahsına tevdi edilmesi sonucu köyün kurucularından olma ihtimali çok güçlü bir olasılıktır.



[1] Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivindeki orijinal belgenin, yine Vakıflar Müdürlüğünde bulunan Arapça’dan Türkçeye çevirisinde vakfiye tarihi 3 Şaban 633 olarak verilmektedir.Diğer kaynaklarda ise bu vakfiyenin tarihi 3 Şaban 833 olarak verilmektedir.İki yüz yıllık büyük bir fark ortaya çıkaran bu belirsizlik için genel müdürlükteki orijinal vakıf senedine bakmak gerekmektedir.Tarihi gelişmelere göre 3 Şaban 833 tarihin gerçeğe daha yakın olduğu görülmektedir.

[ 2] Çankır Tayip Başer, Dünkü ve Bugünkü Çankırı, Ankara1956,s.114.

[3] Çankırı Tarih-coğrafya-Ekonomi Anakara 1984